Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, resepsiyonda yaptığı konuşmada, “İki toplumlu, iki kesimli federasyon modeli raf ömrünü çoktan doldurmuştur” dedi.
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim ve eşi Sevim Çağla Serim, bugün saat 18.00’da resepsiyon verdi.
Yasin Ekrem Serim, resepsiyonda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bugün geleceğimizin teminatı, bağımsızlığımızın sembolü Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yıldönümünü kutlamanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Cumhuriyetimizin kuruluşuna varan kurtuluş mücadelesinde, yediden yetmişe kenetlenen, tek yürek, tek yumruk olan milletimiz, bugün de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğini inşa etmektedir.
Millî Mücadele’yi zafere taşıyan, Cumhuriyetimize hayat veren adanmışlık, geçmişte olduğu gibi bugün de aynı inançla devam etmektedir.
Bu anlamlı günde, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları olmak üzere, topraklarımızı vatan kılan tüm kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Vatan onlara minnettardır!
Ruhları Şad olsun!
Saygıdeğer Hanımefendiler ve Beyefendiler,
Anadolu’dan tamamen sökülüp atılmak istenen Türk milleti dişiyle tırnağıyla, tüm ruhuyla verdiği milli mücadeleyi, kurduğu Cumhuriyetle taçlandırmıştır.
Cumhuriyetimiz yaşadığımız onca badirelere, uğradığımız onca saldırılara rağmen ikinci yüzyılına erişmiştir.
Üstesinden geldiğimiz her badire;
Milletimizin azmini ve kararlılığını bileyen her başarı;
Büyük ve güçlü Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun yapı taşları olmuştur.
Ülkemiz, geçmiş asırda olduğu gibi, ikinci yüzyılında da yükselmeye devam edecek; kökü bin yıllara uzanan devlet aklıyla, güçlü gelenekleri ve değerleriyle; “Türkiye Yüzyılı” dünya tarihindeki yerini alacaktır.
“Türkiye Yüzyılı”, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır.
“Türkiye Yüzyılı”, milletimizin asırlık hayallerini gerçekleştirip çok daha büyük hedeflere yürüme azmidir.
“Türkiye Yüzyılı” huzurun, istikbalin, güvenin, istikrarın, şefkatin, iletişimin, haklının, değerlerin, verimliliğin ve barışın manifestosudur.
“Türkiye Yüzyılı” eğitimin, bilimin, dijitalleşmenin ve dönüşümün deklerasyonudur.
“Türkiye Yüzyılı”nda bağımsız ve milli dış politikamız, bölgesel barış ile güvenliği güçlendirmeyi, ekonomik kalkınmayı ve küresel sistemin dönüşümüne tesir etmeyi hedeflemektedir.
Bu bağlamda bizler;
Gelenek ve değerlerimizi korurken, yenilikleri de hızla benimsemeye devam ettikçe;
“Türkiye Yüzyılı” vizyonu etrafında kenetlendikçe;
Ülkemizde iç cephemizi güçlendirdikçe;
Hedeflerimiz doğrultusunda yılmadan çalıştıkça,
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının “Türkiye Yüzyılı” olacağına, ve bu gerçeğin tüm dünya tarafından tasdik ve takdir edileceğine şüphe yoktur.
Zira “Türkiye Yüzyılı” vizyonu, yalnızca bizler için değil, tüm dünyanın yararı için ortaya koyduğumuz bir ülküdür.
Saygıdeğer Misafirler,
Türkiye, her zaman olduğu gibi, hak ve eşitlik mücadelesinde Kıbrıs Türk halkının yanında yer almaya; bu mücadelenin en anlamlı eseri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin daha da güçlenerek yoluna devam etmesine katkı sağlamaya devam etmektedir.
“Türkiye Yüzyılı” şüphesiz Kıbrıs Türkü’nün de yüzyılı olacaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin müreffeh bir devlet olarak uluslararası toplumda hak ettiği yerini alması için desteğimiz bakidir.
Ada’daki gerçeklere gözlerini kapamayan herkes, Ada’da iki ayrı devlet, iki ayrı halk olduğunu kabul etmektedir.
İki toplumlu, iki kesimli federasyon modeli raf ömrünü çoktan doldurmuştur. Esasen Birleşmiş Milletler de Federasyon modeline dair ortak zemin olmadığını artık resmen kayda geçirmiştir.
Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin kabulü ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi, Doğu Akdeniz’in bu güzel Adasındaki kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün ve dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki istikrarın anahtarı olacaktır.
Bu çerçevede, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın defaatle vurguladıkları üzere; uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya; diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyoruz.
Türkiye de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de, her konuda komşularıyla yapıcı işbirliğine hazırdır.
Komşularımızdan da aynı yapıcı yaklaşımı göstermelerini bekliyoruz.
Şu husus iyi bilinmelidir ki;
Hangi oyunlar oynanırsa oynansın;
Hangi yaptırımlar ve izolasyonlar uygulanırsa uygulansın;
Bizlerin, bu toprakların müreffeh geleceğini inşa etmekten asla vazgeçmeyeceğimizin altını çizmek istiyorum.
Bugün bize düşen, yolumuza sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla devam etmektir.
Bu inanç ve kararlılık sayesindedir ki; Kıbrıs Türk halkı kendi kaderini kendisi çizme cesaretini göstermiş; dişiyle tırnağıyla bir devlet inşa etmiştir.
Bugün burada bir asrı devirmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin, ve kısa süre sonra kuruluşunun 41. Yıldönümünü kutlayacağımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin neferleri olarak biraradayız.
Hedeflerimize bağlılığımızı ve bu uğurdaki kenetlenmiş duruşumuzu muhafaza ettikçe, üstesinden gelinemeyecek herhangi bir zorluk, ulaşılamayacak hiçbir menzil yoktur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’de Cumhuriyeti ilan ederken Türkiye Cumhuriyeti için vurguladığı gibi, aynı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır!
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor;
İlelebet payidar kalacak olan Cumhuriyetimizin 101. Yılını kutluyor;
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, bağımsızlık mücadelesinin lideri Fazıl Küçük’ü, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyor,
Cumhuriyet Bayramı coşkumuzu ve sevincimizi 1923 yılından bu yana gönülden paylaşan, bizimle birlikte bu mutlu günü kutlayan Kıbrıs Türk halkına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Ne mutlu Türküm diyene!
Ve ne mutlu bunun kıymetini bilip, şükredene.”